23 Eylül 2015 Çarşamba

bütün dünya buna inansa

       
        şimdi ise bir ihtimal dahilinde mutlu olmak var. bana böyle söyledin, öyle mi sahiden? 
zor geçen zamanlarda dinlediğim şarkılara dönüp duruyorum. sabaha kadar bitmesi gereken ödevi, esnedikçe gözlerimden akan yaşlarla süslüyorum.yahut uyanık kalmaya çalıştığım gecenin bir yarısı, yarısını arkadaşıma hediye ettiğim leblebilerden yiyerek fazla acıkmamayı umuyorum.kitap okuyamıyorum.hiç bilmediğim insanlara güvenmek istiyorum ve güveniyorum.güvendiğim insanlar güvenimi bana geri fırlatıyor.hiç ummadığım yerden sevgiler geliyor, hepsinin paketini açtığım gibi kapatıyorum.
Ve bunları elbette çabucak geçelim sevgilim.
        nasıl geçeceğini bilmediğimiz, zaten fazla da beklenti içinde olmadığımız bir kış daha kapıda. yegane görevin mont cebinde el ısıtmak olduğu, akşamların erken çökmek ve can sıkmaktan başka pek bir şey yapmadığı, özlem dolu kışlar...
karıncalıktan alamadığımız tüm nasipleri, kışın özleyerek harcayacağımız günlerde göreceğimiz aşikar.ve elbette üşüyerek.
bir şeyler dinlemeliyiz...bir hikaye, bir kitap belki ama bir şeyler dinlemeliyiz.göz kapaklarımızın altına biriktirdiğimiz bütün hüzünleri, gözleri dinlendirmek suretiyle dışarıya bırakmalıyız ara sıra...bu kışı da atlatamayız yoksa.sonbahar, ilkbahar, yaz diye gitmeye devam eder mevsimler...ve bir geriden geldiğimiz kışların peşine, 2 geriden takılmaya başlarız böylece...
        insanın başını döndüren bir lacivertten medet ummaya mı başladık hayata tutunmak için? tınısına şiirler yazılabilecek bir isme ve renge, en fazla bir paragraf ayırarak umduğumuz medetlerin de içi boş gibi hissediyoruz galiba.hissedelim bakalım.başka hangi fiili böyle sahiplendik, böyle benimsedik ki zaten?
biz kimiz ki?
uzamaya başlayan tırnakları törpüleyen, buna rağmen inatla kırılan sadece tırnakları olmayan insanlarız.
tamam belki de değiliz...belki de o yüzden ne duysak biriktiriyoruz içimizde dışımızda.
       komşunun kızı için doktorlar, zeki geriliği var demişler aldırsın diye annesi.kadın aldırmamış.allah büyüktür demiş ve beklemiş.çocuk 6-7 yaşlarında (belki de 7-8) ve zeka geriliği yok.bir tane büyük pelüş köpeği, bir tane barbie'si, bir tane de kum saati var mesela.ama zeka geriliği yok...bunlardan bahsederken bir kokuyla yine eski günlere dönmek istemenin verdiği tüm yükleri yükledim omzuma. EVİMİZDE BİR SÜRÜ ADINI BİLMEDİĞİMİZ OT VAR. bunun için çok sevindim. ben sevinince annem güldü. dünyalar benim. böylece izin verdim yeşil çayın bana katmak istediklerine. buyur sevgili yeşil çay, benden uzak duran herkes ve her şey adına, hoş geldin.
ah ben duygularını pek belli edebilen bir insan değilim diyerek kendimi savunabilsem keşke.ama maalesef ben duygularımı pek belli eden bir insanım. -bazı durumlar hariç.- duygularım varlığına armağan olsun diyerek onları allayıp pullayıp insanların önüne sermekten asla çekinmem. fakat neden sevgilere şahit olmak konusunda bu kadar yoksun bırakıldım?
        yan komşular da gelmiş memleketten.aman ne güzel.artık pencereden bakınca her daim pencereme bakabilme ihtimali olan bir aile var.geç saatlerde ışıklarını kontrol etmemin, hiç gitmediğim evlerinin yapısını çözmeye çalışmamın, adaşım kızlarına her seslenildiğinde üstüme alınıp cevaplar verişimin -kendi kendime- intikamını alacaklar benden.alıyorlar da.
edilecek kavgalar listesine eklenecek birkaç kişi daha.koca bir kış sürecek, onlar memleketlerine tekrar gidene dek sürecek bir savaş daha.
ve tüm bunlara ek duygularımı ifade etmekteki gitgide düşen başarım, yeteneklerimin bir bir çekilmesi, hislerimin kaybolması...
bir bayram arefesi böyle işte.özlemin bir taraftan nefrete bir taraftan durdurulamaz göz yaşlarına, sevginin bir taraftan yok oluşa bir taraftan ümitsizce hayatımı kaplayışına, mutluluğun bir taraftan imkansızlığa bir taraftan tek beklenen olmasına, huzurun ise genelde uykuya dönüşmesi işte, incecik bir çarşamba sabahında...*
     yarın bayram.çocuklar erken kalksın.ben çocukluğuma artık uzaktan bakıyorum, bilirsiniz.o yüzden bütün dünya buna inansa, bir inansa, hayat bana yine bayram değil...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder