30 Aralık 2015 Çarşamba

ufak bir sürtüşme

       hayır küçük hanım, siz o terası hak etmiyorsunuz. belki siz fark etmediniz ama ben artık sizin evinizin dış cephesinin sahibiyim. siz pencerelerinizi, evinizin duvarlarını, terasınızı kaç kere dışarıdan gördünüz? kaç kere şahit oldunuz mevsimler değiştikçe renklerin de değiştiğine?
siz pencerenizle konuştunuz mu hiç? yahut, hava sıcak olmadığı zaman kaç kere baktınız o terastan dışarıya.
       ancak böyle kar yağacak, etraf bembeyaz olacak ve siz de telefonunuzun flash'ıyla fotoğraf çekeceksiniz öyle mi? yok öyle! izin vermiyorum. sanki o kadarcık ışıkla görebilecek dandik telefonunuz, evin dışında kalan koskoca dünyayı!
       küçük hanım, lütfen ışığınızı kapatıp içeriye girer misiniz, üşüteceksiniz. içeri karlar dolacak, anneniz kızacak. böyle küçük şeylerle mutlu olmanıza izin veremem.oraya binlerce hüzün bıraktım ben.hayır hayır, buna izin veremem.
      ben 5 ocak'ta da, 8 haziran'da da, 4 ekim'de de, 12 temmuz'da da, 1 ocak'ta da...hep ben sahip çıktım oraya.oralar yalnızca benim yüzümü gördü.sizin böyle pervasızca minik kar zevkinizi yaşamanız kanıma dokunuyor!
       ölümler paylaştık biz, yaşayan yahut yaşamayan insanların ölümlerini.siz, küçük hanım, kaç kere bir sırrınızı paylaştınız duvarınızla. hiç, değil mi? biliyorum hiç.siz o evin pencerelerini bile açmamışsınızdır, bunu annenizden başka yapan mı var sanki! babanıza çekmişsiniz siz.umarsızsınız.odalara saçma sapan işleriniz olunca girer, işiniz bitince çıkar, düşünmeden uyursunuz! siz beklemezsiniz, siz ağlamazsınız, siz gelmeyecek şeyleri de beklemezsiniz, sizin havaya karıştırdığınız tek şey karbondioksittir. oysa ben öyle miyim?
      çok kızgınım, lütfen girin artık içeri. yaz gelince yine bol bol terasa çıkar, yine bağıra bağıra güler, çayınızı içer, çekirdeğinizi yersiniz.şimdi derhal içeri girin.bu bir emirdir.ikinci bir emre kadar da başka bir emir görmek, duymak istemiyorum.
       dua edin de mutluyum. evet hem de çok mutluyum. sizin terasınızın ışığı olmadan da önümü görebilirim. 
evet tamam.buyrun evinizin dış cephesinin tapusunu, evet evet, alabilirsiniz pek tabi. canım bakmak istemiyor oralara. canım ağlamak istemiyor. canım, muhabbetine doyum olmayan pencerelerinizle tek kelime etmek istemiyor.canım...
      hem terasınızın burcunu bile bilmiyorum.hesaba katmamıştım bunu.hoş değil.
benim de hatalarım oldu.benim de bilmediğim sokaklara dalmak, bilmediğim sokaklarda bulamayacağımı bildiğim kişileri aradığım oldu. bu benim suçum muydu? bu suç muydu? hayır, değildi.çünkü kimseye söylememiştim, pencerenize bile. 
       artık sırlarımı, beynimden geçenleri, saçma sapan takıntılarımı ve içime açan en güzel mevsimi bırakmak istediğim var.
       lütfen toplayın pılınızı pırtınızı pencerenizi. lütfen yalnız bırakın beni. defalarca yaşamak istediğim anlarımla baş başa kalmalıyım bu defa.