6 Kasım 2015 Cuma

diriliş ben

        yan komşu yatak odasına store perde taktırmış.geçen gün yatak odasının içini ilk defa gördüm.meğer pencerenin arkasında komodin varmış, o yüzden o pencereyi hiç açmıyorlarmış.önceleri o odayı mutfak zannederdim.çünkü hep mutfak sesleri geliyor gibime gelirdi o odadan.halbuki mutfak, benim görüş alanımın dışında kalıyor.aslında bakarsanız bazı geceler birinin orada namaz kıldığını da görürdüm.ama artık hiç görmüyorum.belki istemeden birinin namazı bıraktığına şahit oldum.belki de isteyerek.
         o sırada değişen hiçbir şey yok.şehir balkonumun tek hareketliliği görüş alanıma dahil olmuş iki dev plazanın rastgele gibi olsa da hep bir anlam taşıdığına inandığım ışıkları.ki onlar da pek hareketli sayılmaz.bazen sigaraya dalıp o binaları izlemediğimde şekil değiştirdiklerini fark ediyorum.bazen de çaprazdaki, aradaki mesafenin uzun olduğu binadaki evin kadını, yastıkları havanlandırıyor.ama bu hareketlilik de sabah oluyor işte. gece hiçbir hareketlilik göremezsiniz. çünkü hareketlilik olamayacak kadar fazla bina var.
         oysa gittiğim bazı misafirlikteki balkonlar böyle miydi? vızır vızır geçen arabalar, veya gecenin bir yarısı hızlı adımlarla evlerine giden adamlar veya değil...gece dışarıda olmanın kıvancıyla koşturan gençler, bazen de camdan cama minik bir sohbet gerçekleştiren teyzeler...
         kendi penceremden dışarıyı izlediğimde kör olduğumu düşünüyorum.sanki dünyaya gelmişim, ilk birkaç saniye bana manzaram gösterilmiş ve kör olmuşum. çünkü hep hayal etmek durumunda kalıyorum görüş alanımın dışını. otobandan geçen arabaları sayıyorum, görmeden. bir ambulans sireni duyar duymaz o ambulanstaki insan için dua ediyorum, görmeden. çocuk bağırtıları geliyor bazen kulağıma, o çocuğun sarışın mı, esmer mi, turuncu saçlı mı olduğunu kestirmeye çalışıyorum. kediler kavga ediyor, onları ayırıyorum; yine görmeden.zaman o kadar çok görmeden geçti ki, artık görmemeye dayanamıyorum.
         önceden gördüklerime inanamaz, kahrolur ve bütün dünyaya kapatırdım gözlerimi.şimdi fikrimi değiştirmiş gibiyim.yavaş yavaş çekiyorum ellerimi sımsıkı kapattığım gözlerimden.bakacak onca yer varken, içimdeki acı yumağıyla engel olmamalıyım hayatın göstereceklerine.
         acı yumağıyla oynayan bir kediydim.açıldıkça açıldı, çektikçe ve oynadıkça uzadı ip.bitmek bilmedi.
artık o yumağa ilgimi kaybettim.
beraberinde neler kaybettim?
bazı hislerim, bazı hissedişlerim, bazı hissetme yetilerim...metrodaki insanların hayatları, sevdiğim insanların hayatları, sevmediğim insanların da hayatları...
ama bir şeyler kazanacağımdan emin gibiyim... mesela beni seven insanların hayatları, ve bazı hislerim.
bu oyunu kazanacağım demiyorum, yanlış anlamayın.hayatı oyuna benzetmek gafletine düşmem, hayat ciddi bir müessesedir.asıl yaptığım ciddiyetimi toplamaktı, yakalarımı düzeltmek, ceketimin kenarını üflemek.eteğimi çekiştirip buruşmuş kısımlarını düzeltmek, el aynasında makyajımı kontrol etmek.
hayatı ciddiye alıyorum.
acıları değil.
teşekkür ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder